Yükseköğretim Kalite Güvencesi Yönetmeliğiyle usul ve esasları belirlenen Yükseköğretim Kalite Kurulunun hayata geçmesi ile Türk yükseköğretim sisteminde yapısal bir değişimi başlatacağı belirtildi.
Yükseköğretim Kurulunca (YÖK), Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayımlanan Yükseköğretim Kalite Güvencesi Yönetmeliğiyle usul ve esasları belirlenen Yükseköğretim Kalite Kurulunun hayata geçmesinin, Türk yükseköğretim sisteminde yapısal bir değişimi başlatacağı belirtildi.
YÖK Başkanlığından AA’ya yapılan açıklamada, Türkiye’de 2000’li yıllardan itibaren yükseköğretime erişim ve yükseköğretim alanındaki okullaşma oranının artırılması noktasında nicelik açısından önemli bir başarı elde edildiğine işaret edildi.
Yakın zamanda bu yatay ve sayısal büyümeye, nitelik ve kalite bakımından büyümenin de eşlik etmesi konusunun yükseköğretimin en önemli gündemi haline geldiğine vurgu yapılan açıklamada, bu konuda iyi niyetli girişimler başlatılmış olsa da özellikle “Yükseköğretim Kurulu” düzeyinde son döneme kadar yeterince yol kat edilemediği ifade edildi.
“Yeni YÖK olarak kalite merkezli büyüme ve buna bağlı süreçlerin geliştirilmesi öncelikli gündemimizdir” ifadesinin kullanıldığı açıklamada, bu kapsamda yakın zamanda akademi camiasının, hatta bütün kamuoyunun da takip ettiği birçok düzenlemenin katılımcı bir yöntemle gerçekleştirildiği vurgulandı.
Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Ancak, bu düzenlemeler girdi süreçlerimizdeki kalitenin arttırılması odaklıdır ve bu da zaten Yükseköğretim Kurulunun asli görevleri arasındadır. Şimdi ise bu yönetmelik ile çıktı kontrolü, Yükseköğretim Kurulu ile ilişkili, fakat karar alma süreçleri bağımsız ve şeffaf olacak olan Kalite Kurulu tarafından gerçekleştirilecektir. Bu Kurulun üye profiline ve karar alma süreçleri ile kararlarını YÖK’e bildirirken eş zamanlı olarak kamuoyuna açıklaması yöntemine bakıldığında, bağımsız çalışacağı kolayca anlaşılacaktır.
Bu yönetmelik kapsamında konunun uzmanı akademisyenler ile diğer ilgili kurum ve kuruluşlar yanı sıra öğrenci temsilcisi de dahil ilgili bütün paydaşların katılımıyla Yükseköğretim Kalite Kurulu oluşturulacak, kurumsal değerlendirme ve program akreditasyonu merkezli bir dış değerlendirme sistemi gerçekleştirilecektir. Kurumsal değerlendirme, ilgili yükseköğretim kurumunun eğitim-öğretim, araştırma ve idari süreçlerini kapsayacak ve her 5 yılda bir bu gerçekleştirilecektir. Bu kurumsal değerlendirme, kurumların misyon farklılıklarını dikkate alan bir özdeğerlendirme sistematiği esasına dayanacak, bu da kurumlarımıza daha fazla özerklik ve kendi hedeflerine odaklanmayı sağlayacaktır.”
Akredite programlar tercih kılavuzuna giriyor
Açıklamaya göre, program akreditasyonu YÖK tarafından değil, ilgili programa ait yeterlilikler esaslı ve tescil yetkisi verilen ajanslar tarafından gerçekleştirilecek. Program akreditasyonu zorunlu olmayacak, kurumların kendi istek ve talepleri esaslı olacak. YÖK, bu süreci teşvik etmeye yönelik olarak akredite olan programları tercih kılavuzunda belirtecek. Bu şekilde kurumsal düzeyde ve program özelinde “tekamülde devamlılık” esasına dayalı bir kalite güvencesi sisteminin oluşması hedefleniyor.
“Yönetmelik için gelen görüşlerin her biri değerlendirildi”
Yönetmeliğin hazırlanması sürecinde yurt dışı deneyimler ve örnekler, yükseköğretim sisteminden ve YÖK’ten beklentiler ve bugüne kadar yapılan çalışmalar dikkate alınarak taslak bir çalışma hazırlandı. Taslak, öncelikle Genel Kurulda ayrıntılı görüşüldü ve akabinde taslak öneri oluşturulup “askıya çıkarılarak” tüm üniversiteler ve kamuoyuyla paylaşıldı. Gelen görüşlerin her biri ayrıntılı olarak değerlendirildi ve son haline getirildi.
“Kalite Kurulu, YÖK’ten bağımsız değil, fakat ilişkili bir yapıda”
Kanuni zorunluluk gereği Kalite Kurulu, YÖK’den mutlak anlamda “tam bağımsız” değil, fakat ilişkili bir yapıda olacak. Bu olumsuz durum ise Kurulun oluşumu ve üye yapısı, karar alma süreçlerinde bağımsız olma ve en önemlisi, tespit ve önerilerini Yükseköğretim Kuruluna sunarken, eş zamanlı olarak kamuoyu ile paylaşma yöntemiyle aşıldı.
Yeni YÖK, ileriki dönemde bu bağlamda olması gerektiği şekilde, YÖK tarafından alınan kararların sonuçlarının ve eğitim öğretime katkılarının değerlendirildiği, YÖK’ten tamamen bağımsız bir Kalite Güvencesi Sisteminin oluşturulmasını hedefliyor. Ancak, mevcut şartlar dahilinde yapılması gerekenlerin bir takım engelleri bahane ederek ertelenmemesi gerektiği, her hal ve şartta yapılabilecek iyileştirme imkanının bulunduğunu düşünen YÖK, yönetmelik zemininde başlatılan bu girişimin “tedricilik” kavramı çerçevesinde ileriki dönemde kanuni düzenlemeye evrilmesinin, yükseköğretimin yararına olacağı görüşünü taşıyor. Kalite Kurulunun hayata geçmesi ile Türk yükseköğretim sisteminde yapısal bir değişimin de başlatılacağı ifade ediliyor.
SELMA KASAP, AA