Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Öztürk, yılda 2 kez yapılan TUS’un yerleştirme sonuçlarını AA muhabirine değerlendirdi.
Doktorların tercih ettiği branşlarda 10 yıl öncesine göre büyük bir değişim yaşandığına işaret eden Öztürk, şöyle devam etti:
“Eskiden tıp mezunları ihtisas dalı olarak genel cerrahi, dahiliye, kadın doğum, çocuk hastalıkları gibi bölümleri seçer, biyokimya, radyoloji, dermatoloji ya da fizik tedavi gibi bölümler için aday bile bulunamazdı. Daha sonra sağlık sistemindeki değişimlere paralel olarak hastaneye bağımlı doktorluk anlayışı gelişti. Özelde de devlette de olsa hekim hastaneye bağımlı çalışmaya başladı. Doktorlar malpraktis (bilgisizlik, deneyimsizlik ya da ilgisizlik nedeni ile bir hastanın zarar görmesi) davalarından dolayı riski az, nöbeti olmayan branşları tercih ediyor. Asistanlar tercih ettikleri branşlara göre eğitimleri süresince nöbet tutuyorlar. Dolayısıyla asistan daha az nöbeti olan hatta olmayan bölümleri seçiyor. Hatta asistanlığını bitirince bu bölümlerden kazanacağı para diğerlerinden daha fazla oluyor.”
– Acil tıp da tercih edilmiyor
Öztürk, doktorların hastanelerin can damarı olarak bilinen acil tıp bölümüne de fazla ilgi göstermediklerini, bunun için de geçerli nedenleri olduğunu dile getirdi.
Hastanelerin acil servislerinde görevli sağlık çalışanlarının birçok tehditle karşılaştığını ifade eden Öztürk, uzmanlık tercihinde acil tıp bölümlerinin ilgi görmemesinde sağlık görevlilerine yönelik şiddet olaylarının etkili olduğunu belirtti.
– “Doktorlar mahkemelerden kurtulamıyor”
Öztürk, son yıllarda doktorlar aleyhine açılan davalarda da artış olduğunu, bunun da genç hekimlerin tercihlerini etkilediğini vurguladı.
Kardiyoloji, genel cerrahi, kadın doğum gibi bölümlerin hekimler tarafından daha az tercih edildiğini anlatan Öztürk, bu tercihin olumsuz sonuçlarının ilerleyen yıllarda daha net görüleceğine dikkati çekti.
Tıp alanındaki davaların işleyişinde sıkıntı olduğunu ileri süren Prof. Dr. Adnan Öztürk, şunları kaydetti:
“Özellikle kadın doğum, yenidoğan gibi branşlarda hastada bir komplikasyon görülünce, hasta iyileşmeyince ya da bebekte bir özür söz konusu olduğunda vatandaş, BİMER’e, CİMER’e ya da savcılığa gidiyor. Bu kurumların tabii ki olması lazım ancak işleyişle ilgili sıkıntı var. Hastane idareleri kendileriyle ilgili konularda bile sorumluluk almıyor. Doktorla ilgili karar, hakimin iki dudağının arasında. Sonuç olarak da ömrünüzde kazanamadığınız parayı tazminat olarak ödüyorsunuz. Bu durumda bir hekim adayı yenidoğancı ya da kadın doğumcu olmak yerine riski az bölümü seçiyor.”