1976’dan günümüze doktorluk ve etiklik…

DEĞİŞEN NE?

’Bir 14 Mart Tıp Bayramını daha hüzünle ve sıkıntı ile geçireceğiz. Artık maddi taleplerin karşılanması umudumuz kalmadı. Emekli hekim maaşları artırılacaktı, yıpranma payı verilecekti, döner sermaye sistemi adil olacaktı vs. Artık hiçbirinin gerçekleşmeyeceğini biliyoruz. Hiç olmazsa biraz etik değerlerimizi koruyalım. Bunu yapmak bizim elimizde, başkasına bağlı değil.Doğru, düzgün ve iyi davranalım birbirimize.’’

Aşağıdaki olaylar tamamen gerçek olup yıllar içinde birkaç hekimin başından geçmiştir. Ne yazık ki ekleme ve uydurma kesinlikle yoktur. Benzer olayları sizlerde yaşamış olabilirsiniz. Şimdi tıp ortamına giriş yaptığım yıldan itibaren genel bir bakış yapacağız.

Yıl 1976: Sağlık çalışanlarının büyük şehirlere gittiklerinde konaklayacağı sosyal tesisleri çoğu meslek mensubunda ki gibi yok.

Yıl 1977: Tıp fakültesi ikinci sınıf öğrencisi Anadolu’da orta büyüklükteki şehrin bir devlet hastanesinde dedesinin ameliyatına bizzat davet edilip, operasyonu yapan genel cerrah tarafından bilgilendirilir. Kanser şüphesi nedeni ile frozen inceleme yapılması gerekmektedir. Parça alınır mesai saati dışı olduğundan, şehrin tek patoloji uzmanının muayenehanesine götürülür ve 15 dakika sonra sonuç alınır. Borcumuz nedir sorusuna; Orta yaşlı patoloji uzmanından deontoloji dersi alınır.

Yıl 1984: İstanbul’da Amerikan Hastanesi’nde gece nöbetçisi doktora Vehbi Koç’un hasta ziyareti için hastaneye geldiği bildirilir. Doktor heyecanla karşılamaya gider. Vehbi Koç doktoru selamlar ve şöyle der’ İzniniz olursa falanca hastayı ziyaret edebilir miyim?’’(Bilmeyenler için not: Hastanenin sahibi Vehbi Koç’tur).

Yıl 1986: Asistan hekim İstanbul’da o zaman ki lüks sayılacak bir özel bir hastanede eşini ameliyat yaptırmıştır.Operasyon sonrası hastane sahibi tarafından geçmiş olsun ziyareti yapılır. Hasta iyileştikten sonra muhasebeye uğranıldığında;borcunun olmadığı söylenir ve iyi dilekler ile uğurlanır.

Yıl 1990: Sağlık çalışanlarının büyük şehirlere gittiklerinde konaklayacağı sosyal tesisleri tabii ki yok.

Yıl 2000: Genç doktor Anadolu’da orta büyüklükteki şehrin özel polikliniğine annesini MR çekimi için götürmüştür.İşlem yapılırken polikliniğin ortağı olan bir doktor yanına gelir.Geçmiş olsun dileklerini iletir ve işlemlere yardımcı olması için bir hemşireyi yanına verir.İşlemler bittiğinde muhasebe yetkilisi genç doktora bir borcunun olmadığı söyler.(Tıbbi etik ve deontoloji henüz yerlere değil!)

Yıl 2013: Kıdemli hekimi uzun yıllardır hizmet verdiği Anadolu’da orta büyüklükteki şehrin özel hastanesine yakın arkadaşı uzman doktora muayene olmak için gider.Tıbbi sekreterler tarafından hoş geldiniz doktor bey diye karşılanır.Doktor muayene olmak için fiş alır(….TL ek ücret ödeyerek) gider muayenesini olur.Yapılması gereken tetkiklerin fark ücretini de ödedikten sonra tıpış tıpış evine gider.Aynı hekim bir ay sonra eşinin kullandığı ilaçlarını yazmak için kendi çalıştığı hastaneye kendi polikliniğine sıra fişi başvurusu yapar.Tıbbi sekreter tarafından ‘’Buyurun amca’’ diye karşılanır.Fiş alıp ilacı yazdıktan sonra,eczaneye gittiğinde kendi yaptığı muayenenin ücretini devlete kuzu kuzu öder.

Yıl 2010: Sağlık çalışanlarının büyük şehirlere gittiklerinde konaklayacağı sosyal tesisleri henüz yok.

Yıl 2015: Emeklilik hakkını kazandığı halde emekli olamayan hekim annesini İstanbul’da bir özel hastaneye götürmek zorunda kalır. Daha önce kendi çalıştığı ikinci düzey hastanede bütün gerekli rutin tetkiklerini yaptırmıştır. Orada bunların hepsinin bu hastanede tekrar yapılması gerektiği söylenir. Mecburen oldukça yüklü bir ücret peşin ödendikten sonra tetkikler yapılır. Son olarak tüm batın USG yapılmaktadır.Genç radyolog kısa, samimi görünen bir sohbet sonrası ‘’Doktor bey isterseniz teyzenin meme USG’ sini de yapalım der’’.Olur yanıtını alınca USG bakılır.Normal bulgular vardır zaten. Genç radyolog bu defa ‘’Doktor bey USG bedelini(600 TL) muhasebeye ödeyin ben de bu arada raporu yazayım’’der.

Yıl 2017: Sağlık çalışanlarının büyük şehirlere gittiklerinde konaklayacağı sosyal tesisleri halen ne yazık ki yok. Sanırım bundan sonra da olmayacak gibi görünüyor.

Evet sayın meslektaşlarım. Eskiden servisimize yeni bir doktor geldiğinde ev ve muayenehane bulmada hemen yardımcı olurduk. Şimdi puanımız bölünecek diye sıkıntı duyanlar çoğunlukta. 60 yaşın üstündeki meslektaşlarımıza nöbet tutturmazdık. Bu konuyu ne zaman önerdiysek refüze olmak değişmez kaderimiz oldu. Ne değişti yıllar içinde?Neden yabancılaştık birbirimize ve bireyselleştik. Yaşamdaki tek amacımız para kazanmak mıdır? Tıbbi etik ve Deontoloji’ye ne oldu. Hani usta&çırak, kıdemli&kıdemsiz, abi&abla kavramlarımız, nereye gitti. Nerede aidiyet duygumuz. Hepimiz yıkılan etik duvarının altında mı kaldık? Yoksa ‘’Masum değil miyiz hiç birimiz.’’

Tıbbi etik ve deontolojinin unutulmadığı bir sağlık ortamını özlemle anarak ve belki bir gün tekrar kavuşacağımızı umarak Tıp Bayramınızı kutlarım.

Yazan: Dr.Özcan Yılmaz

Bunu Okudunuz mu?

Bu işi yapmak ister misiniz? Kaç paraya yapardınız? İZLEYİN

Hekimlerin çalışma şartları meslek ismi verilmeden anlatıldı ve halka soruldu: Bu işi yapmak ister misiniz? …

Geçmişten günümüze doktorluk değerleri! Müthiş bir yazı…

Geçmişten günümüze değişen hekimlik değerlerini Dr.Özcan Yılmaz müthiş bir yazıyla kaleme almış… DEĞİŞEN NE? ’Bir 14 …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.