TUS birincisi ol, sonra da performansçı olarak çalış!

Türk Radyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Tamer Kaya: TUS’larda ilk yüze girenlerde birinde birinci diğerinde ikinci ya da üçüncü olarak radyolojiye giriyor. Fakat bir anda bu arkadaşlar kendini aşırı yoğun tetkiklerin cenderesinde buluyor. Bu da onlarda ister istemez faydalı olmalı potansiyeli çok yüksek olduğu halde bu faydayı mesleğinde yansıtıp hissedemeyeceği endişesini doğuruyor ve bir performansçı olarak çalışmaya başlıyor.

Türk Radyoloji Derneği (TRD) tarafından Antalya’nın Belek Turizm Bölgesi’ndeki bir otelde düzenlenen 37. Ulusal Radyoloji Kongresi kapsamındaki basın toplantısında bu alandaki son gelişmeler aktarıldı.

Türk Radyoloji Derneği Görüntüleme Fiziği ve Güvenliği Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Orhan Oyar, mikrodalga fırınlardan saç kurutma makinelerine kadar evlerde kullanılan birçok cihazın elektromanyetik radyasyon yaydığını ancak bunlar yoğunlaştırıcı olmadığı için insanlarda çok büyük bir sağlık problemi yaratmadığını bildirdi.

Birçok kişinin elinden düşürmediği cep telefonlarının da elektromanyetik radyasyon kaynağı olduğunu vurgulayan Oyar, bu cihazlar ile ve baz istasyonlarının sağlık üzerindeki zararlı etkilerinin yavaş yavaş kanıtlanmaya başladığını dile getirdi.

Tıpta kullanılan görüntüleme cihazlarından görüntü elde ederken özellikle çocuklara daha hassas davranılması gerektiğini belirten Oyar, şöyle konuştu:

“Çocukların hücreleri daha hızlı bölünüp çoğaldığından bütünleşmelerini tamamlamadıkları için radyasyona erişkinlerden daha duyarlıdır. Erişkinlere göre daha yüksek dozlara maruz kalırlar. Ayrıca önlerinde muhtemelen erişkinlerden daha uzun bir yaşam süresi bulunduğundan, hayatı boyunca radyasyona bağlı istenmeyen zararlara daha açıktırlar. Bu bakımdan çocuklarımızı özellikle tıbbi uygulamalarda X ışınları ile çalışan yöntemlerden mümkün olduğu kadar uzak tutmakta yarar var. ‘En iyi veya en az doz hiç verilmeyen dozdur’ prensibinden yola çıkarak çocuklarımızı eğer mümkünse radyasyon içermeyen tıbbi uygulamalarla incelemeyi öngörmekteyiz ancak mecburen X ışınları ile ilgili röntgen veya tomografi ile uğraşacaksak bunlarda da çocuklarımızın alabileceği muhtemel dozları mümkün olduğu kadar düşürmeyi öne çıkarıcı prensipleri kongremizde vurgulamaya çalıştık. Bilgisayarlı tomografiye çok daha fazla önem verdik çünkü bilgisayarlı tomografi röntgen incelemelerinden yüzlerce kez daha fazla radyasyona maruz bırakmakta ve bu da çocuklarımızın ileride kanser ve erken ölüm gibi istenmeyen sonuçlarla karşılaşmasına yol açabilmektedir.”

– Cep telefonlarına dikkat

Türk Radyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Tamer Kaya ise cep telefonunun da bir radyasyon kaynağı olduğuna işaret ederek, bu konuda çok dikkatli olunması gerektiğini ve mümkünse kablolu telefon ile konuşulması gerektiğini söyledi.

Hastaların içlerini görüntüleyen cihazlara aşırı güven duyduklarını ve MR çektirmek için doktora gittiklerini anlatan Kaya, “Bu inancı kırmak zorundayız. Şu anda hastayı memnun eden her şeyin uygulanabilir olduğu düşünülüyor. Bu yanlış.” diye konuştu.


Prof. Dr. Tamer Kaya kongrede bir oturumda radyologların sorunlarını konuştuklarını ifade ederek şunları söyledi:

Özellikle biz bu kongrede aramızda konuşacaklarımız diye bir oturum yapıp sorunlarımızı masaya yatırdık. Bir de bundan 7 ay önce bir akıl arama toplantısı yapmıştık, oradaki raporları da getirdik. Uzmanlarımıza tamamıyla uzmanlık anketi yaptık. Onların şöyle bir noktayla karşılaştığını gördük. Radyoloji TUS’ta çok yüksek puanla öğrenci alıyor. Yani son iki yıldaki TUS’larda ilk yüze girenlerde birinde birinci diğerinde ikinci ya da üçüncü olarak radyolojiye giriyor. Fakat bir anda bu arkadaşlar kendini aşırı yoğun tetkiklerin cenderesinde buluyor. Bu da onlarda ister istemez faydalı olmalı potansiyeli çok yüksek olduğu halde bu faydayı mesleğinde yansıtıp hissedemeyeceği endişesini doğuruyor ve bir performansçı olarak çalışmaya başlıyor. Bir MR’ı bazı yerlerde iki ya da üç liraya okunduğunu söyleyebilirim çünkü inanılmaz yüksek bir performans baskısı tek bir MR filminin hekime 2-3 liraya kadar yansıdığı bir sürece giriyor ve doğal olarak o raporu tercüme ettirmek isteseniz bunun onlarca katını ister. Yani bu tetkiklerin bu kadar ucuzlamış olması onların kısa bir zamanda yapılmasını gerektiriyor bu durumda da vakalar atlanabiliyor. Ne kadar iyi olursanız olun bir işleme yeterince vakit ayıramazsanız o işlemde yanılgıya neden olur. Hiç kimse kısa sürede yanılmadan çalışamaz. Hukuki bir boyutu da var olayın Amerikan mahkemelerinde bir hekimin göstermesi gereken bir dikkatle yargılanıyor hekim. Diyelim bir radyolog bir vakayı atladı bu konuda ortalama bir hekim ne kadar dikkatsizlik gösterdiyse onunla yargılanıyor. Oysa bizim ülkemizde süre çok az olduğu halde yargılanırken en üst düzeyde hekimin dikkati beklentisi var.  Bu da haklımızın memnuniyeti için bir bakış açısı ancak açıkçası bunlar bizi eziyor.


Türk Radyoloji Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ayşenur Oktay da her yıl 8 Kasım’da düzenlenen Uluslararası Radyoloji Günü’nün bu yılki temasının meme radyolojisi olduğunu kaydetti.

Meme kanserinin, kadınların önemli sağlık sorunlarından biri olduğunu belirten Oktay, “Tüm kadın kanserleri içinde görülme sıklığı olarak ilk sırada yer almaktadır. Kanser ölümleri içinde ise ikinci sırada yer almaktadır. Bu hastalıkla mücadelede elimizdeki en önemli silah erken tanıdır. Memenin radyolojik inceleme yöntemi olan mamografi, erken tanıda etkinliği kanıtlanmış tarama yöntemidir. Bu nedenle radyolog bu hastalığın erken saptanmasında ve sonraki tedavilerin yönlendirilmesinde kilit role sahiptir.” değerlendirmesinde bulundu.

medimagazin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.